Ne Mutlu İnsanım Diyene
Ne mutlu, Kalbi birlik için atabilene Ego benliğini silebilene Her türlü hizmete koşabilene Ne mutlu İNSAN’ım diyebilene
Ne mutlu, Kalbi birlik için atabilene Ego benliğini silebilene Her türlü hizmete koşabilene Ne mutlu İNSAN’ım diyebilene
Gerçek bir yaşam hikayesi.. Öylesine gerçek ki; yaşadığı her sıkıntıyı güzelliklere çevirmiş, kök salmış ve göklere uzanan güzel meyveler vermiş.
Her işin bir sırrı var. İçsel ilerleyişin de öyle. İç dünyamızda keşfettiğimiz yeni gelişim alanları başlangıçta bir bebek gibi olabiliyor. Ve her bebek gibi bakıma, sevgiye, ilgiye ihtiyaç duyuyor. Her bebek gibi biraz talepkâr da olabiliyor.
İnsan, her yıl en az birkaç kez güneşin doğuşunu izlemeli. Öyle sabah ezanı vakti uyanık olmaktan değil, ufku görebildiğin, ya bir deniz kenarında ya da doğuya bakan bir tepeden güneşin doğuşunu izlemekten bahsediyorum. Mesela Nemrut’ta güneşin doğuşunu izlemek gibi… Bu o kadar güzel olmasa herkes oraya gün doğumunu izlemeye koşturur […]
Bu yazı dizisi 1980’li yılların ortalarından başlayıp bugüne kadar devam eden bir yolculuğun izdüşümlerinden oluşmaktadır. Burada amaç, kendini tanıma ve gerçekleştirme deneyimlerini paylaşarak hepimize ışık tutabilmektir. Tecrübemiz odur ki, bireyin içinde saklı olan gerçek potansiyeli yine bireysel çabalarla ortaya çıkarmak en aydınlatıcı ve öğretici yoldur. Yazı: İnsanlık Güneşi Vakfı’na ait […]
Eminim hepimiz küçüklüğümüzde güzel prenseslerin yakışıklı presensler tarafından nasıl kurtarıldığını ve prenseslerin güzelliğinin “üvey anneler” için nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlatan masallar okumuşuzdur. Neden bu masallarda kadınlar hep erkekler tarafından kurtarılması gereken objeler halinde görülmüş, neden bir kadının güzelliği diğer kadınlar için tehdit olarak algılanmıştır?
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal, pireler berber olmadan önce, “İNSAN” henüz “insan” a inmemişken her şeyi bilirdi de bildiğini bilmezdi. Bilmeyi bilmek istedi, ne olduğunu anlamak, ne olmadığını bilmek istedi. O zamanlar “zaman” yoktu. Önce mekanı yarattı, zamanla sarmaladı. Sonra daldı içine. “Az gitmek, uz gitmek, bir […]
Nedensiz değil birçok öykünün, filmin ya da kitabın içinden bir yolculuğun geçmesi. Yönü, amacı, anlamı ne olursa olsun, nasıl görünürse görünsün her seyahat insanın kendine bir yolculuktur aslında. İnsan evinden, hayatından, kendinden uzaklaşıyor gibi gelse de yol almak yaklaştırıyor seni sana.
Hayatta insanı hedefe ulaştıran en kestirme yol dosdoğru yol, ama işi karıştıran yatay yollar var. Özetle şöyle; Ankara’dan yola çıkıp İstanbul’a varmayı hedeflediysem beni İstanbul’a ulaştıracak en kestirme yol, dosdoğru yoldur.